1 2 3 4 5 6 7 8

20 Ağustos 2015 Perşembe

KANSERDEN KORUYAN 12 MUCİZE YİYECEK


1 - AHUDUDU

Vücuttaki toksin maddeleri dışarı atar, kanı temizler. Vücuda dinçlik verir. Ateş düşürücü etkisi nedeniyle ateşli hastalıklarda faydalıdır. Romatizma, nıkris, kansızlık ve verem hastalıklarına karşı yararlıdır. İdrar söktürücü özelliğiyle kabızlığı giderir. Olgunlaşmış, taze Ahududu bol miktarda A vitamini barındırır ve çok faydalıdır. Dokuları sıkılaştırıcı ve güçlendirici etkisi vardır.


2 - TURP

Karaciğere çok faydalı bir besin olan turp tam bir karaciğer dostudur. Karaciğeri kuvvetlendirir ve şişliğini indirir. Sarılığa karşı da faydalıdır. Böbrek kumlarını ve safra taşlarını dökmeye yardımcı olur. Romatizma ve siyatikte faydalıdır. Astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Öksürüğü keser. İdrar söktürür ve kabızlığı giderir.


3 - BÖĞÜRTLEN

Vücuttaki zararlı maddelerin temizlenmesine yardımcı olur. İyi bir antioksidandır. Tansiyonu düşürür ve bedeni güçlendirir.Kadınlarda görülen beyaz akıntıları kesmeye yardımcı olur. Olgun Böğürtlen idrar söktürücüdür ve kabızlığa iyi gelir. Ham Böğürtlenin ise ishal kesici özelliği vardır ve fazlası kabız yapabilir. Böğürtlen gözleri kuvvetlendirir ve ayaklardaki şişkinliği azaltır. Basura iyi gelir.


4 - FESLEĞEN

Sakinleştirici özelliği ile vücudu rahatlatır. Enerji verir. İştah açıcıdır. Hazımsızlığı giderir. Öksürüğü ve baş dönmesini keser. Ağız içindeki yaralara karşı faydalıdır. Arı sokmasında zehrin etkisini azaltır. Çayı yapılıp içilirse bağırsak gazlarını giderir. Cildi rahatlatır. Fesleğen ilehazırlanan losyonlarla saç derisine masaj yapılırsa saç köklerini güçlendirir. Fesleğen yağı selülit şikâyetlerini azaltır.


5 - KIRMIZI BİBER

Beta karoten ve C vitamini açısından zengin birbesin olan Kırmızıbiber bağışık sistemini güçlendirerek vücudun hastalıklara,özellikle de kolera gibi bulaşıcı hastalıklara, karşı direncini arttırır. Sindirimi kolaylaştırcı ve iştah açıcı etkisi vardır.


6 - DOMATES

Özellikle lif açısından zengin kabuklarıyla yenildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcıolur ve kabızlığı giderir. İyi bir idrar söktürücüdür ve vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Böbrek taşlarının düşürülmesineyardımcı olur. Kanı temizler. Kanseri, özellikle de prostat kanserini önlemede çok etkilidir. Kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Damar sertliği ve romatizmaya iyi gelir. Yaşlanmayı geciktirir. Cilde tazelik verir.


7 - YEŞİLÇAY

Yeşil çay insan ömrünü uzatır ve insan sağlığına çok faydalıdır! Diyet yapanlar muhakkak kullanmalıdır!
Anti hipertansif etkisi, anti bakteriyel etkisi, antiviral etkisi ve nöroprotektif etkisi vardır.
Kalp rahtsızlığı olanlar, Obezite, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar bazı kanser türlerinde yeşil çay çok ama çok faydalıdır.


8 - KİVİ

Lif açısından da zengin bir besin olan kivi bağırsaklarıçalıştırarak sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler. Vücudu ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Nezle ve grip gibi soğuk algınlıklarına iyi gelir. Nefes açıcı etkisi ile astımlılara faydalıdır. Başta göğüs kanseri olmak üzere, kanser oluşumuna ve ilerlemesine karşı koruyucudur. Kan basıncını dengeler. Tansiyonu ve kandaki kolesterol oranını düşürür. Karaciğeri çalıştırır ve kanı temizler. Kansızlığa ve mide rahatsızlıklarına iyi gelir. Yaşlanmanın ciltteki belirtilerini azaltır.


9 - CEVİZ 

İçerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri sayesinde beyin ve zekâ gelişimini destekler. Vücuda enerji verir. Hafızayı kuvvetlendirir. Vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardım eder. Kolesterolü düşürmeye yardımcıdır. Hazımsızlığı giderir. İshal, kabızlık ve dizanteriyi giderir. Göğüs ağrılarında ve öksürükte faydası görülür. Ceviz yağı Bağırsak kurtlarını döker. Ciltteki lekelere sürülüp ovulursa lekeleri giderir. Nasırlara sürülürse iyileştirir. Ceviz, Bal ile birlikte yenirse basura iyi gelir.

10 - BALIK

 Haftada 1-2 kez somon, ton balığı, sardalye ya da uskumru yiyenlerin kanser riski azalıyor.


11- SPIRULINA YOSUNU


Spirulina yosunu B, E, K vitaminleri ve beta karoten bakımından zengindir. Bünyesinde bulundurduğu demir ve magnezyumla da birlikte özellikle meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği görülmüştür.

Spirulina nedir?
Spirulina mavi yeşil alglerden mikroskobik bir yosun türü. Aslında ona asrın süper gıdası denilse de, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1500'lü yıllardan kalan kaynaklara baktığımızda Aztekler tarafından kullanıldığı bilgisine ulaşıyoruz. Azteklerden kalan eserler arasında spirulina toplayan kadınların resimleri var.

Ayrıca Çad gölü kıyısında yaşayan Kanembu kabilesi yerlileri de bu besini çok eski çağlardan beri kullanmaktalar. Avustralya Aborjinlerinin dayanıklılığında epey çok tükettikleri Spirulina'nın önemli etkisinin olduğu tespit edilmiş. Bilimsel anlamda spirulina üzerine çalışmaların başlaması ve ticari anlamda kültürlerinin yapılması 1963 yılında Fransız Petrol Araştırma Enstitüsü tarafından olmuş. Daha sonra NASA astronotlarına besin tableti yapılması amacıyla bu yosun çeşidi üzerinde çalışmalar yapmış. 2000'li yıllarla birlikte Birleşmiş Milletler ve Dünya Tarım Örgütleri tarafında bu besinin hem çocuklar hem de yetişkinler için çok faydalı olduğu kabul edilmiş. Amerika, Japonya, İsrail, Tayvan, Tayland gibi ülkelerde üretilen spirulina'nın üretimi ülkemizde başarılmış. Nedir ki bu başarı demeyin; örneğin İsrail sıcak iklimine rağmen bunu başaramamış!


Spirulina, optimum büyüme sıcaklığı 35-37 ºC arası olan bir mikroalg türüdür. Amerika ve Afrikadaki bikarbonat içeriği yüksek alkali göllerde doğal olarak rastlanır. Özellikle sıcak havalarda sığ göllerde yoğun olarak ürer. Fakat bu tip ortamlarda, hücrelerin başta ağır metaller olmak üzere istenmeyen bazı maddeleri hücre içinde biriktirmeleri söz konusudur. Sera tipi üretimde besin tuzları kullanılır. Bir çark yardımıyla sürekli devir daim edilirse hücrelerin ışıktan maksimum şekilde yararlanması ve besin tuzlarının homojen dağılımı sağlanır. Kültürler, önceden belirlenen yoğunluğa ulaştığında süzülür ve kurutma odasına alınırlar. Ürün burada, hücre içinde bulunan protein, pigment ve minerallerin zarar görmemesi için en kısa sürede ve uygun sıcaklıkta kurutulur.

Basit bir su yosunu görüntüsündeki spirulina, doğadaki en zengin biyolojik değerde bitkisel proteine sahip olan besindir. İçerdiği protein oranı %65 dir ki bu rakam en yakın rakibi olan soya fasulyesinin yaklaşık 2 katıdır. Doğadaki en zengin organik demir oranına sahiptir. Ispanaktan 58, dana ciğerinden 28 kat daha fazla demir içerir. Doğadaki en zengin B-12 vitaminine sahip besindir. En yakın takipçisi dana ciğerine göre 2-6 kat fazla B-12 vitamini içerir. Bilindiği gibi B-12 vitamini kırmızı kan hücrelerinin yapımında ve sinir sistemi fonksiyonları için gereklidir.

Doğadaki en zengin antioksidan kaynaklarındandır. Vitamin B-1, B-5 ve B-6, mineraller olarak çinko, magnezyum ve bakır, aminoasitlerden methionine ve süper antioksidan olan beta-karoten, E vitamini ve selenyum içerir.

Doğadaki en zengin E vitamini içeren besindir. En yakınındaki buğday filizinden 3 kat yaklaşık daha fazla E vitamini içerir.

Doğadaki en zengin Gamma Linoleik Asit (GLA) içeren besindir. En yakın çuha çiçeğinden 3 kat fazla GLA içerir. GLA yağ birikintilerinin çözülmesini sağlar. Böylece kalp rahatsızlıklarının önlenmesinde rol oynar ve kötü kolesterolü düşürür. %1'lik klorofil oranıyla en yüksek klorofil içeren besinlerdendir. Yeşil rengi içerdiği magnezyum iyonundan gelir.

Sütten kat kat fazla kalsiyum içerir. Kalsiyum kemikler ve nöral iletim için gereklidir.

Ayrıca ABD Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) spirulina'daki sulfolipitlerin HIV (AIDS) e karşı dikkat çekici ölçüde aktif olduklarını, düzenli dozlarda alınmasının anti-viral faaliyetleri hızlandırdığını, bağışıklık sistemini teşvik ettiğini, böbrek toksisitesini ve radyasyon kaynaklı hastalıkların şiddetini azalttığını belirlemiştir.

Rahatlıkla sindirilebilen Spirulina, gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıklarında destek tedavi olarak öneriliyor. Mide ameliyatları sonrası hastalara ilk besin olarak Spirulina verilmesi halinde ameliyat komplikasyonlarının en aza indirgendiği de belirlenmiş. Spirulina ilaç olmadığı için kullanımda bir üst sınır yok, çünkü o bir besin maddesi, istediğin kadar tüketebiliyorsun.

Yosun, bazı zehirlenmelerde de etkili. Özellikle radyasyon düzeyini düşürücü etkisi, bilim adamlarına cazip geliyor. Çernobil kazası sonucu yüksek radyasyon almış çocuklar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar elde edilmiş. Bu yosunla beslenen çocuklarda radyasyonun diğerlerinden daha çok düştüğü saptanmış.

Yosun, krem, maske, sabun, şampuan ve cilt renklendirici ürünlerde kullanılabiliyor. Araştırmalar, yosunun cilt metabolizmasını desteklediğini ve keratin oluşumunu önlediğini gösteriyor. Cilt yanıklarında da tedavi edici etkiye sahip.

Spirulina düzenli kullanıldığında ağız ve vücut kokularını da yok ediyor.
Doğal yeşil rengi gıda boyası olarak kullanılıyor. Elde edilen gıda boyası, hem besleyici hem de zararlı değil.

Yosun, ilaç yapımında da kullanılıyor. Bazen direkt bazen de içeriğinden ekstrakte edilen karoten, fikosiyanin, ksantofil, linoleik asit gibi maddeler ilaçlara katılıyor.

Yosunların bir özelliği de besin olarak suda bulunan nitrat, fosfat, amonyum gibi tuzları bünyelerine alarak organik hale dönüştürmeleri. Spirulina ile atık sular temizlenebiliyor. Özellikle atık suların temizlenmesini sağlama özelliği ile bulunmaz doğal bir özelliğe sahip.

Bunun yanı sıra kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin üretimini teşvik ediyor. Bu nedenle kansızlık sorunu olanlar için de muhteşem bir kaynak spirulina. Ayrıca yine içinde bulunan alfalinolenik asit sayesinde kolestrolün seviyesini düzenlemek, kan basıncını ayarlamak, hücre yenilenmesini sağlamak ve dinamizm kazandırmak gibi görevleri de başarıyla yerine getiriyor. )


12-  KLORELLA

Klorella, kanseri önleyen kimyasallar içeren bir bitkidir. Aynı zamanda dokuların oksijenini de artırdığından, kanser hücreleri oksijenli dokularda üreyemezler.

(Klorella (Çilorella) Klorella bir çeşit su yosunudur. Uzakdoğuda yetiştirilir. Tatlı suda yetişen bu yosun (çilorella diye de bilinir) tek hücreli bir yapıya sahiptir. Yüzde 61’i protein olan bu değerli bitki, çok önemli amino asitler ihtiva eder. Ayrıca A vitamini ve yüksek oranda klorofil içerir.

Klorella aynı zamanda çok iyi bir detoks besinidir.

Klorella tam olarak neler ihtiva ediyor?

Yüzde 58 oranında vejeteryan protein

Bitkilerin hayat kanı olan klorofil

A, C, D, E ve K vitaminleri

B vitamini komplekslerinin tümü

Demir, çinko, magnezyum, fosfor, kalsiyıum ve potasyum

Beta karoten, lutein ve polisakkaridlerklorella tabletleri, klorella, çilorellu, kılorella

Yalnız uzmanlar uyarıyor: Klorella detoks yiyeceğidir. Tablet, kapsül veya öğütülmüş toz halinde satılır. “Potent” olarak nitelenir yani güçlüdür, tesirlidir. O nedenle eczaneden ya da vitamin dükkanından almaya karar verirseniz detaylarını konuşmalı ve çok küçük dozlarda alarak başlamalısınız.)



Alıntıdır

Ödem Söktüren 7 Besin

Ödem Söktüren 7 Besin!

1. Ananas

Ananas içindeki bromelain sayesinde vücuttan su atımını arttırıyor. Ayrıca potasyum ve lif açısından da zengindir. Potasyumdan zengin besinler vücut sıvılarında sodyum potasyum dengesinin sağlanmasına yardımcı oluyor. Böylece hücre içindeki sodyum miktarı artmıyor, dolayısıyla ödem oluşmuyor. Lifin yüksek olması ise bağırsağın çalışmasını sağlıyor. Bağırsakların düzenli çalışması su atımının da iyi olması anlamına geliyor. Ödem olduğunu hissettiğiniz zamanlarda her gün 1 porsiyon ananas (1 dilim) tüketebilirsiniz.




2. Maydanoz

Maydanoz içindeki etken maddeler nedeniyle doğal diüretik, yani su atıcı etki yapıyor. C vitamini açısından zengin olan maydanoz, aynı zamanda bol miktarda A vitamini ve bitkisel lif içeriyor. Ödemin oluştuğu günlerde salatalarda 1 demet çiğ olarak tüketmeniz veya haşlayıp suyunu içmeniz, ödemin azaltılmasında yardımcı olabiliyor. Ancak fazla tüketilen maydanoz, vücuttan gereksiz yere su atımına, dolayısıyla tansiyon düşüklüğüne neden olabiliyor. Bu nedenle maydanozu gereğinden fazla tüketmeyin.





3. Kayısı- Kavun

Kayısı ve kavun gibi sarı-turuncu renk sebzeler potasyum açısından oldukça zenginler. Vücut sıvılarında sodyum potasyum dengesinin sağlanması için her gün 2 porsiyon meyve tüketmeniz ödem oluşumuna engel olabiliyor.



4. Turp

Turp, doğal diüretik besinler arasında yer alıyor. Sık sık ödem problemi yaşıyorsanız, haftada 1-2 kez tüketmeniz, vücudunuzdan fazla suyun atılmasına yardımcı olabiliyor. Gaz problemi çekiyorsanız, lahanayı pişirerek veya haşlayarak da tüketebilirsiniz.


5. Süt- Yoğurt

Süt ve yoğurt vücut sıvılarının mineral dengesini sağlamada, dolayısıyla ödemin oluşmasına engel olmada etkili olan kalsiyumdan zenginler. Her gün 2-3 su bardağı kadar süt veya 1 kase yoğurt tüketebilirsiniz.


6. Yulaf

Yulaf bol lif içeriyor. Yapısında bulunan beta glukan sayesinde bağırsak hareketlerini arttırarak dolaşımın hızlanmasına, dolayısıyla ödemin hem atılmasına yardım ediyor, hem de oluşmasına engel oluyor. Süt veya yoğurt içerisinde ya da kurabiye yaparak veya ekmek yapımında kullanarak haftada en az 3-4 kez besin listenizin içinde mutlaka yer alsın.



7. Adaçayı

Adaçayı ile Isırgan otu, yapılarında bulunan diüretik maddeler sayesinde su atımına yardımcı oluyorlar. Ancak fazla tüketildiklerinde tansiyonun düşmesine neden olabiliyor, dikkatli olun. Ödem varsa günde en fazla 1-2 fincan içmeniz yarar sağlayabiliyor.

Mor Olanları Özellikle Tüketin

Mor olanları özellikle tüketin…mor-olanlari-ozellikle
 
 

Gıdalara rengini veren maddeler, sağlığımız açısından farklı faydalar sağlıyorlar. Mevsim itibariyle çilek ve kirazın başını çektiği bu gıdalar yoğun antioksidanlar, anthocyanin ve flavinoid içeriği nedeniyle başta kanser olmak üzere bakın nelere iyi geliyor. Dr. Özgür Şamilgil anlattı.



Yaban merisini (maviyemiş)

2000’li yıllardan önce ülkemizde yetişmeyen bu meyve ve benzerleri sıklıkla yaban merisini adıyla anılsa da türkçeye çevrildiğinde maviyemiş olarak adlandırılması gerekiyor. Özellikle içerdiği beynin bilişsel fonksiyonları ve yaşlılarda hafızayı düzeltici etkisi olduğu düşünülüyor. Kan basıncı, kalp hızı ve şeker kontrolüne yardımcı oluyor.



Ahududu (frambuaz)

Siyah ve kırmızı cinsleri olan bu meyve, yine anthocyanin içeriği nedeniyl kolesterol yüksekliği olan deney hayvanlarında damar sertliğini engelleyici özelliği olduğu gösterildiğinden insanda da aynı etkisi olabileceği düşünülüyor.




Böğürtlen

Birçok gıdadan antioksidan açısından çok daha zengin olan bu siyah meyve, şekeri yükseltmiyor, beyni yaşlanmaya karşı koruyor ve kemik erimesini engelliyor. Çok daha önemlisi sindirim sistemi kanserlerine karşı koruyucu özellik gösteriyor.



Kiraz, Vişne ve Çilek

Ağrı kesici, damar sertliğine karşı koruyucu, iltihap giderici, romatizmal hastalıklar ve gut (eklem iltihabı) hastalığının tedavisine yardımcı, uykuyu düzenleyici etkileri olduğu biliniyor. Ayrıca deney hayvanlarında yüksek yağlı beslenmeye rağmen kilo alımına engel olduğunu gösteren çalışmalar bulunuyor.




Kızılcık

Damar sertliğini engelleyici özelliğiyle, kalp-damar hastalıkları ve inmeye karşı koruyucu etki gösteriyor, kötü kolesterolün düşmesine iyi kolesterolün artmasına yardımcı oluyor, idrarı asit hale getirerek idrar iltihabını ve bazı cins böbrek taşlarının gelişimini engelliyor.
Kırmızı lahana, marul ve patlıcan (kabuğu) Antioksidanlar yanında yoğun sülfür içeriği nedeniyle meme kanserine karşı koruyucu etki gösteriyor.






Şalgam (mor/siyah havuç)

Araştırmalara göre; kan yapıcı, güçlendirici, hem ishal kesici, hem kabızlık giderici, karaciğeri koruyucu, damar sertliğini ve kanseri engelleyici olduğunu söyleniyor.










 Bu Kaynakta Resim ve Resimler Alıntıdır

30 Mart 2015 Pazartesi

Pilates ve Bel Fıtıgı ile ilgili Araştırma...

Rydeard ve arkadaşları spesifik olmayan kronik bel ağrısı ve fonksiyonel yetersizliği olan deneklerde uyguladığı pilates esaslı tedavi edici egzersiz programında hastalar 3, 6 ve 12 ay takip edilmiştir. Bu amaçla 20-55 yaşlarında, fiziksel olarak aktif, kronik LBP bulunan 39 denek rastgele olarak iki gruba ayrılmıştır. Gruplardan birine bel ağrısına yönelik spesifik egzersiz programı uygulanırken diğer gruba pilates programı 4 hafta süreyle uygulanmış, kontrol grubu ise normal medikal tedavilerine devam etmişlerdir. Çalışmanın sonunda spesifik egzersiz antrenman grubundaki bireyler için LBP de ve sakatlıkta belirgin bir düşüş rapor edilmiş ve bu 12 ayı aşan bir takip süresince muhafaza edilmiştir. Uygulanan pilates esaslı yaklaşımlı bir tedavi, kronik, çözümlenmemiş LBP si bulunan bir populasyonda alışılmış bakımdan daha yararlı olmuştur



Kaynak:
Rydeard R,Leger A,Smith D. Pilates-Based Therapeutic Exercise:
Effect on Subjects With Nonspecificchronic Low Back Pain and Functional
Disability: A Randomized Controlled Trial. Journal of Orthopaedic and
Sports Physical Therapy 2006; 36: 472-484.

18 Mart 2015 Çarşamba

Pilates Ağırlık Çalışmasının Yerini Tutar mı?

Pilates egzersizlerini keyifle yapıyor, faydasını da görüyorsunuz. Peki pilates ağırlıklarla yapılan egzersizlerin yerini tutar mı?

Pilates ve ağırlık çalışmalarının her ikisi de fitness seviyenizi geliştirir. Pilates özellikle karın kaslarını güçlendiren egzersizler ve esneme hareketleri içerirken, ağırlıklarla yapılan egzersizler genel fiziksel gücünüzü ve kas kütlenizi arttırmaya yöneliktir. Her iki egzersiz de kardiyo ve aerobik egzersizleri kadar olmasa da kilo kaybı için kalori yakımını sağlar.

Pilatesde egzersizden alacağınız verim hareketi ne kadar çok tekrarladığınıza değil ne kadar iyi ve doğru yaptığınıza bağlıdır. Bu da pilatesi özellikle ileri yaştaki kişiler ve fiziksel sağlık problemleri olan kişiler için ideal bir egzersiz yapar. Ağırlık egzersizlerinde de benzer şekilde, hareketin çok hızlı yapılması ters etki yaparak hem fayda sağlamaz hem de sakatlık riskini arttırır.


Kalori kaybı olarak değerlendirdiğimizde, yaklaşık 70 kilo ağırlığında bir kişi başlangıç seviyesinde bir saatlik bir Pilates dersi sonunda ortalama 250 kalori harcamış olur. Aynı kişi, bir saatlik ortalama seviyede ağırlık çalışması sonucu yaklaşık 234 kalori harcar. Dolayısıyla her iki egzersiz de kalori kaybı olarak benzer sonuçlar verir.


Her iki egzersiz çeşidinde de egzersizin zorluk derecesini, dolayısıyla harcanan kalori miktarını da arttırmak mümkündür. İleri seviyede pilates egzersizlerini gerçekleştirerek; ağırlık çalışmalarında da hareketler arasındaki dinlenme sürenizi kısaltarak ya da tamamen atlayarak kalp atış hızınızı hep yüksek tutabilir ve harcadığınız kalori miktarını da arttırabilirsiniz.
Kilo kaybı olarak ele aldığımızda en önemli fark, ağırlık çalışmaları kasların ve liflerin zorlanmasına sebep olduğundan 2 gün dinlenme aralıklarıyla yapılması tavsiye edilir. Diğer yandan pilates egzersizlerini her gün gerçekleştirmenizde bir sakınca olmayacağından, haftalık olarak daha sık yaparak daha çok kalori harcayabilirsiniz.

Dolayısıyla pilatesin ağırlık çalışmalarının yerini tutup tutmayacağı biraz da hangi tip pilates yaptığınıza ve fitness seviyeniz ve hedeflerinize bağlı. Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı, hedefiniz kilo kaybı ise, kalori yakımı olarak pilates egzersizlerini daha sık yapabileceğinizden tercih etmeniz doğru olacaktır.

Diğer yandan, asıl amacınız vücuttaki kas kütlesini arttırmak ise doğru seçenek ağırlıklarla çalışmaktır. Reformer pilates kas oranını arttırmak açısından mat pilatesden daha etkili olmasına karşın, ağırlıklarla yapılan egzersizler kadar kasları zorlayıp yormayacak ve kas kütlesini arttırmayacaktır.

Sonuç olarak en doğrusu güzel bir planlama yapıp haftalık egzersiz programınıza hem pilates hem de ağırlık çalışmalarını eklemek olacaktır.

5 Şubat 2015 Perşembe

Pilatesin Sadece 10 Derste Size Kazandıracakları

Pilates kontrollü beden hareketlerini nefes teknikleri ile birleştirerek kişinin içsel denge sağlamasını, esneklik kazanmasını, dayanıklılık ve kas gücünü arttırmasını sağlayan ve dünyada milyonlarca insan tarafından uygulanan bir egzersiz sistemi. Uzun bir süre değil, sadece 10 ders sonunda bile pilatesin size sağlayacağı önemli faydalar var:

Daha Güçlü Kaslar

Pilates vücudu güçlendirir. Pilatesteki her hareket yavaş ve kontrollüdür; bu da kasların aşırı derecede yıpranmasını engeller. Her pilates sınıfında üst vücut, alt vücut, omuzlar, glutes, hamstrings, quadriceps ve tüm karın kaslarınızı etkili bir şekilde çalıştırırsınız. Pilateste her harekette göbeği içeri çekerek derin ve düzgün nefes alışverişlerine odaklanma, en derindeki ve çalışıtırıp forma sokması en zor olan karın kaslarının (transversus abdominis) dahi çalışmasını sağlar. Sadece 10 ders sonunda, vücudunuz incelip forma girmeye yeni yeni başlar FAKAT kaslarınız hissedilir şekilde güçlenir.

Daha İyi Nefes ve Dolaşım

Pilatesin altı prensipinden biri nefestir. Pilatesteki her egzersiz hareketle koordine bir şekilde nefes alış-verişini gerektirir; bu da kaslarınıza daha çok oksijen gitmesini sağlar. Normalde kişi akciğer kapasitesinin sadece yaklaşık 20%’sini kullanır. Pilates ile derin nefes alış-verişler akciğer kapasitenizi genişleterek güçlendirir. Bu da uzun vadede oksijen kapasitesinin artarak dolaşım sisteminizin daha etkili bir şekilde çalışmasını sağlar. Derin nefes alış-verişler aynı zamanda stres seviyenizin azalmasını ve tansiyonunuzun düşerek dengelenmesini sağlar. Sadece 10 ders sonunda, pilates stüdyosunun dışında bile normal nefes alış-verişinizin derinleştiğini farkedersiniz.

Daha Esnek Bir Beden

Her pilates egzersizi belli bir kas grubunun güçlenip uzayarak esnemesine odaklanır. Bir hareketten diğerine yumuşak bir geçiş yaparken bedeninizi yapabildiğiniz kadar uzatıp esnetmeniz söylenir ve bu da hareket esnekliğinizi arttırır. Hareket esnekliği tüm spor dallarındaki performansınızın
artmasına ve günlük aktivite ve ev işlerini daha rahat yapmanıza yardımcı olur, yaş ilerledikçe eklemlerde artması beklenen gerginliği azaltır. Sadece 10 ders sonunda, çok daha esnek ve kıvrak bir bedene sahip olduğunuzu hissedersiniz. Bunu muhafaza etmeniz için, pilates dersleri dışında günlük hayatta da sık sık esneme hareketleri yapmanız önerilir.

Pilateste Beslenme Nasıl Olmalıdır ?

Pilates yapanlar ne yemeli  -  Pilateste beslenme nasıl olmalıdır?

Ülkemizde pilates sanki spor olarak bile görülmeyen bir takım egzersizler olarak algılanır. Oysa uzmanlar, pilates in ciddi bir efor kaybına neden olduğunu ve doğru beslenme kuralları ile takviye edilmez ise pilatesin zararları yani zararlı yönleri nin açığa çıkabileceğini belirtiyorlar.

Pilates yaparken uyguladığınız antrenman, açlık durumunuz, sıvı tüketiminiz ve genetik yapınız performansınızı olumsuz etkileyebiliyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “Karbonhidrat tüketiminde kompleks, posa içeriği yüksek, vitamin mineral yönünden zengin olanlar (esmer ekmek, bulgur, pirinç, makarna, diğer tahıl ürünleri, kuru baklagiller, sebzeler, meyveler) tercih edilmelidir” denildi.pilates yapanların bilinenin aksine fazla protein tüketmelerine ve aşırı yağ kısıtlamasına gereksinimleri olmadığı belirtilirken, gereksinimin üzerinde protein alımının kas kitlesinde bir artış sağlamayacağı kaydedildi.

Sıvı tüketimini artırın vücuttaki sıvı kaybının pilates performansını azalttığı ifade edilen broşürde, bu nedenle pilates öncesi, sırası ve sonrasında sıvı kaybının artırılması gerektiğine işaret edildi. Ayrıca, spor performansını etkileyen ürünler (ergojenik yardımcılar, sporcu ürünleri, vitaminler, kreatin ginseng vb) hakkında iddia edilenlerin bazen sadece sporcuların boşuna para harcamasına neden olduğu ifade edilirken, “Spor performansını etkileyen ürünler kullanılmadan önce doktora ya da diyetisyene danışılmalıdır” denildi. Bakanlık pilates yapan vatandaşlara şu önerilerde bulundu:

• Sıvı tüketimi için susamayı beklemeyin,

• Besin çeşitliliğini artırın,

• Özellikle sıcak havalarda sıvı tüketimini daha da artırın,

• Pilates sırasında kaybedilen sıvının karşılanması amacıyla da belirli aralıklar (15- 20 dakikada 1 su bardağı kadar) su için,

• Pilates öncesi, aşırı tok veya aç olunması performansı olumsuz etkiler. Pilates öncesi öğün, pilatesden 2 - 4 saat önce ve mideyi rahatsız etmeyecek şekilde yeterli sıvı, düşük yağ ve posa, yüksek karbonhidrat, orta düzey protein ve alışkın olunan yiyeceklerden oluşmalıdır,

• Pilates yapan bireyler yeterli ve dengeli beslenmeyle tüm vitaminleri ve mineralleri alabilirler. Bu nedenle pilates yapan bireylerin ek olarak vitamin ve mineral kullanmalarına gerek yoktur.

Hangi Yaşta Pilatese Başlamalı ?


Hangi Yaşta Pilatese  Başlamalı ?

Küçük yaşlarımızdan itibaren aktif bir insan olup, sağlıklı beslenmemizin faydalarını yaşımız ilerledikçe daha da çok hissetmeye başlarız

Belirli bir yaştan sonra;

-Hareketlerde kısıtlanma yaşandığından kalp ve damarlarımızın yağlanması hızlanır.

-Hareketsiz kalmak, vücut direncinin düşmesine ve hastalıklara karşı savunmasız hale gelmemize neden olur.

-Kemik yoğunluğumuz gün be gün azalır ki bu da önlenemeyecek sakatlanmalara davetiye çıkarmnak demektir.

-Kaslarımız güç kaybeder.

-Eklemler eski kıvraklığını yitirir.

-Vücut yağ oranımız artmaya elverişlidir.

Hiç birimiz
etkileri tamamen ortadan yok edemesek bile varoluşlarını geciktirmek tamamen bizim elimizde. Bugünkü yaşam tarzımız ileride neler yaşayacağımızın bir göstergesi adeta. Kendimize özen göstermeyip sadenter bir yaşamı seçtiğimiz takdirde ileride olacakların sorumluluğunu da şimdiden kabul etmemiz gerekir.

Hiç bir şey için geç değildir. Yaptığı işe ait bir eğitmen eşliğindeki Pilates çalışmasına, sağlığınızın müsaade ettiği her yaşta başlayabilirsiniz.

Pilatesin etkilediği vücudumuzda kan dolaşımı düzgün bir şekilde gerçekleştiğinden yaşımız ilerledikçe nefes alıp, vermede zorlanmaz, esneklik kazanacağımız için kemiklerimiz durduk yerde kırılmaz, denge ve koordinasyonumuz artar, stres ve ağrılarda azalma olur.

Daha sağlıklı bir yaşlılık için hemen bugün pilatese başlayabilirsiniz.

3 Şubat 2015 Salı

Neden Pilates Yapmalıyım?


1 - Vücudunuzu tanımak için; Genel olarak insanlar vücudunu pek tanımazlar, nasıl duracaklarını nasıl hareket edeceklerini bilmezler. Pilates egzersizleri yapan kişilerin vücut farkındalıkları daha da gelişir ve fonksiyonel duruş bozukluklarını azaltırlar. Vücudumuzun farkındalığı geliştikçe kalitesi de artar.

2 - Daha Sağlıklı ve Fit Bir Vücut için; Egzersizleri düzenli ve disiplinli bir şekilde uygulayan kişilerde daha sağlıklı ve sıkı bir vücut sahibi olurlar. Haftada en az 3 gün egzersizleri yapmak hedefe ulaşmak için gereklidir.

3 - Kasların daha güçlü olması için; Güçlü kaslar güncel hayatımızda yaptığımız tüm hareketleri daha rahat yapmamızı ve daha az yorgunluk hissetmemizi sağlar. Eklem ve kemik ağrılarının daha da azaltır. Kaslarımızın daha güçlü olması kas yoğunluğunun artması demektir ve buda vücudumuzun daha fit olması demektir.

4 - Yağ oranımızı dengede tutmak veya azaltmak için; Düzenli yapılan Pilates egzersizlerin anaorebik bir çalışmadır ve kaslarımızı daha zinde hale gelmesine yardımcı olurken yağ oranını düşürmeye yardımcı olur. Çünkü vücudumuz ihtiyacı olan enerjiyi kaslara yönlendirir ve depolanmış enerjiden ibaret yağ oranımız, doğru orantılı beslenme programıyla azalmaya başlar. Yağ, Kas ve Su oranımızı dengede tutmak için egzersizle birlikte bir beslenme uzmanından alacağınız destek hedefinize daha sağlıklı ve hızlı ulaşmanızı sağlar.

5 - Daha dengeli bir vücut için; Vücut farkındalığı gelişmiş, kas-tendon-bağların güçlenmiş ve esnekliği artmış kişilerde denge sorunu daha azdır.

6 - Sakatlanma riskinin azaltmak için; İnsan vücudu dış etkenlere bağlı travmalar geçirmeye müsaittir. Bu durumlara karşı vücudun kendini koruyabilmesi için hazırlıklı olması gerekmektedir. Güçlü ve sağlıklı bir vücut bu travmalara karşı kendini abzorbe edecek çevikliğe ve farkındalığa sahip olur.

7 - Daha sıkı karın ve kasları için; Pilates daha fazla core kaslarına yoğunlaştığı için yani daha derindeki kasları çalıştırmak hedef olduğundan merkez bölge dediğimiz (lumbopelvic bölgedi kaslar) karın-kalça kaslarının daha fazla çalışmasını sağlar. Hem vücudun merkezi güçlenmiş aynı zamanda da karın ve kalça kaslarını daha sıkı hale getirmiş olur.

8 - Daha Sağlıklı Nefes için; Nefes doğru kullanıldığında kaslarımızın daha fazla kasılmasını sağlarız. Nefes egzersizleriyle hareketleri iyi bir uyum içinde çalıştırarak, egzersizleri daha efektif hale getirir. Düzenli ve doğru nefes alıp ve verme, egzersiz esnasında ciğerlerimize giden hava güncel nefes almanızdan daha fazla havayı ciğerlerimize gönderir ve vital  kapasitemizi daha da arttırır ve güncel hayatta daha az yorulmaya başlarız.
9 - Daha sağlıklı ileri yaş dönemi için; Orta yaş ve üzeri dönemlerde sıklıkla yaşanan eklem-kas ağrıları ve fiziksel değişimleri olumlu yönde etkileyerek vücudun yaşını daha genç ve diri tutar.